Bomonti - % 100 Malt , % 100 Efsane

SADECE GÜÇLÜLER AYAKTA KALIR !

13.10.11

Bomonti Kardeşler Kimdir ?

Kilise çanları,taşlı yollar,fayton sesleri,çikolata,Alpler ve saat… Bayanlar ve baylar İsviçre’ye hoşgeldiniz. Sağınızda gördüğünüz kuleler 1700’lerin sonunda… Yok yok şaka..Her ne kadar bir rehberimiz olmasa da yolculuğumuza bu küçük yerden başlıyoruz. Tarihte adını , sanını pek bilmesek de ya da 1800’lerin sonunda oranın İsviçre olduğuna bile emin olmasak da, bizim hikayemiz tam da burada başlıyor. Zenginler diyarı, bankalarıyla meşhur (bkz; Abi herifler parayı İsviçre’ye kaçırmış),Alpleriyle ve o güzel inekleriyle(her ne kadar onları mor sevsek de) kalbimizde taht kuran, savaş ya da sorundan uzak, üç maymunların ülkesi  İsviçre’de…

Savaşlar, sefalet,salgın hastalıklar diye başlar ya bütün eski Avrupa hikayeleri bizde durum farklı..Yine sıradan bir gün ve yıl 1800’lerin sonu. Olten ve Zofingen , küçük dağ evinde sıkıntılı bir şekilde , mızıka çalarlar.Melodi o kadar melankolikdir ki, kovboy filmlerindeki ağır abi, her şeye kederlenir ve içinde bulunduğu hayata küfür eder gibi çalar ya ondan da öte.. Heidi bir türlü büyüyememiş, Peter zaten ona yıllardır sarmış durumdadır ve zaten Heidi’nin aksi, koca ayak dedesinden hiç bahsetmiyorum bile.. Yani bu genç Bomonti kardeşler için aşk başlamadan bitmiş ve artık onlar için aşktan daha fazlasına ihtiyaç varmış..

1800’lerin sonu insanlar uçmaya başlamış, tren, otomobil denen garip şeyler bulunmuş.. Charlie Chaplin o yıllarda doğacak, sinema zaten ellerinden gidecek , Hitler denen adam doğmayı bekliyor , tarihe bir çılgın olarak geçme fırsatları da yok.. Romeo ve Juliet denen bir baş belası yıllar önce oynanmış ve onlar için de Bomonti Kardeşler ve Heidi oyunu rafa kalkmış. Hadi en azından bir özlü söz söyleyelim de tarihe geçelim demişler , ama ortaya sürekli inekli, koyunlu ve sütlü sözler çıkınca vazgeçmişler. Kısacası nereye el atsalar olmamış…

Yıl 1890, Red Kit’e çalışmaktan yorulup İsviçre’ye göç eden telgrafçı, Bomontilerin çiftlik evine bir telgraf bırakır. “ Sevgili, Olten ve Zofingen, burda kimse bira nedir bilmiyor #stop# Burada inanılmaz bira satabiliriz #stop# “   Bomonti kardeşler, ‘ Kim lan bu? ‘ demeye kalmadan kağıdının alt kısmını okumaları yetmiş. “ Anadolu’dan bir dost.. #stop# “ Artık , Anadolu’dan bir telgraf sapıkları vardı çünkü daha önce de onlara “ İsviçre’de iş-güç durumları nasıl?” diye telgraf atmış. Hayatta artık bu riski almaları gerekirdi ve öyle de yapmışlar. Yanlarına bütün ürettikleri Bomontileri almışlar (Bomontiler ellerinde patlamıştı çünkü Almanlar onlara bira sattırmamışlardı), yoldaki bütün sınır görevlilerine Bomonti dağıtıp, biraları interrail kartı gibi kullanmışlar ve sonunda Anadolu’ya varmışlar..

Yer İstanbul, Feriköy.. Bizim ikili öylece etrafda gezinip, keşif yapmaya başlamışlar.. Daha sonra İstanbul’a ilk gelen kişilerin Haydarpaşa’ya gidip, boğaza bakıp İstanbul’a meydan okuması gerektiğini öğrenmişler. Bizimkiler işi , orada küfüre kadar götürünce saray askerleri tarafından gözaltına alınmışlar.. Yıl 1890 , padişah II. Abdülhamit.. Bomonti kardeşler , sarayda padişahın huzuruna çıkarılmışlar.. Padişah, bizimkilerin birasını tadınca, bu ikilinin iyi niyetli iki kafadar olduklarını anlamış zaten padişah da içinde bulunduğu yüzyılın çok kötü olduğunu ve dizisinin çekilmeyeceği düşündüğü için kederliymiş ve bira o anda çok güzel gitmiş.. Feriköy’deki büyük araziyi bu ikiliye 5 yıl % 0 faizli krediyle satmış.. İkili saraydan çıkarken, padişah eliyle ağzındaki bira köpüğünü silmiş ve şöyle demiş ; ‘ Eee o kadar da krediniz olsun canım ‘

Bomonti kardeşler, inanılmaz satışlar yapmaya başlamışlar..Bomonti fabrikasının bahçesi her gün insanlarla doluymuş.. Kızının doğum gününü kutlayan zenginler, saraylı züppeler, son model faytonlu gençler, peçesini biraz olsun açan ihtiraslı kadınlar.. Kimi ararsan ordaymış.. İstanbul’un bütün saraylı jet sosyetesi fotoğraf çektirmek için Bomonti fabrikasının önünde adeta yarışıyorlarmış.. Erkekler rahatmış.” Eşinizi mi aldatıyorsunuz ?” sorusuna rahatlıkla “ Hayır. Eşlerimi farklı günlerde dışarı çıkarıyorum” diyebiliyorlarmış. Her şey bu kadar yolunda giderken, bir gün II. Abdülhamit’in bir akrabasının, Bomonti bira bahçesinde biriyle bir dedikodusu yayılmış, daha sonra II.Abdülhamit bütün magazin mecmualarını toplatmış, bütün fotoğraflara el koydurup, yaktırmış ve böylece bizimkilerin işleri o günden sonra kötüye gitmeye başlamış..

Tarihe geçmek isteyen bu ikili o yüzden sadece isimleriyle kalmışlar ve ne zaman internette aranmak istenseler tek kare fotoğrafa rastlanmamış.. Ama geriye kahverengi bir şişe ve ruh bırakmışlar.. Belki bir Steve Jobs kadar değerleri yok dünyanın gözünde ama onlar da vazgeçmeyen, maceracı ruhlarıyla var olmuşlar.. Teşekkürler, Bomonti Kardeşler..

*Bu hikaye ve hikayedeki bazı isimler ve kahramanlar tamamen kurmacadır.

12.10.11

Farklı Dillerde Bira

Hepimiz birayı çok seviyoruz ve artık onu hayatımızın bir parçası haline getirdik.Peki hiç merak ettiniz mi farklı dillerde bira nasıl söylenir ve biraya ne anlamlar katılmıştır?

Bira kelimesinin çeşitli dillerde farklı karşılıkları vardır.Dikkat çeken bir nokta, bira geleneği olan toplumlarda farklı kelimelerle ifade edilirken, birayla yakın geçmişte tanışan toplumlarda birbirine benzeyen kelimelerin kullanılmasıdır.

    • Alus; Litvanya 
    • Bever; İçecek kelimesinin kökeni Latince
    • Beer; İngiltere
    • Birra; İtalya
    • Bier; Almanya
    • Bier; Hollanda
    • Biére; Fransızca, Belçika
    • Biiru; Japonya
    • Bior; İsrail
    • Birre; Arnavutluk
    • Biyar; Hindistan
    • Bousa(Boza); Antik Mısır bira tipi, booze kelimesinin orijini
    • Brewster; Kadın biracı için söylenen İngilizce kelime
    • Brown Water; Avustralya külhan beyi terimi, bira ısmarlandığında söylenir.
    • Cervaja; Portekiz
    • Cerveza; İspanya
    • Chiu/jiu; Çin
    • Chuang; Tibet
    • Coirm; İrlanda,bugün kullanılmıyor.
    • Hek; Bir başka antik Mısır bira tipi
    • Kaffir; Afrika'nın Bantu tribes birası
    • Kas; Sümerce bira kelimesinin kökü
    • Kvas; Biraya benzeyen antik Rus içkisi
    • Luda; Antik Farsça bira
    • Ol; Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç
    • Olut; Finlandiya
    • Peto; Mısırda üretilen Afrika birası
    • Pito; Süpürge darısı , surgumdan yapılan Nijerya birası
    • Pivo; Çek Cumhuriyeti
    • Piwo; Polonya (Lehçe) ve Rusya'nın bazı bölümlerinde söylenir.
    • Sake; Japon birası ve pirinç şarabı
    • Serbesa; Filipinler
    • Sikura; 6 binyıl öncesi Mezapotamya birası
    • Soma; Antik Pers birası
    • Sor; Macaristan
    • Suds; Biranın eş anlamlısı
    • Takju/Yakju; Kore dilinde, pirinçten fermente edilen bira
    • Tulipai; Apaçi birası , Oakfa ve Tiswin olarak da bilinir.
    • Ubhiya; Afrika, Zulu
    • Zitos; Yunanistan
    • Zur; Doğu Avrupa ve Rus eski birası
    • Zythos; Arpa şarabının(biranın) Antik Yunanca ismi, Antik Mısır dilinde Zythum'dan gelir.
    • Zythum; İskenderiye feneri zamanına uzanan eski Mısır arpa şarabı, birası.

    3.10.11

    Oktoberfest İstanbul 2011

    Almanların meşhur bira festivali İstanbul'da!

    Almanların 200 yıllık büyük geleneği Oktoberfest, KafePi Group ve Pepe Events'in ortak çalışmasıyla İstanbul'da! Her yıl yaklaşık 6 milyon kişiyi ağırlayan, bira içmeyi daha keyifli hale getiren, birayı sevdiren festival 9 Ekim'de Parkorman, İstanbul’da!

    Oktoberfest İstanbul, Türkiye’de satışı yapılan bütün biraların aynı yerde toplanacağı ilk etkinlik olacak. Oktoberfest İstanbul öğrenciden, çalışana; yaşlıdan gence herkesin doyasıya bira içebileceği bir festival olacak.

    Bu festivalin amacı Türkiye'deki bira kültürünü artırmak ve herkesin her markadan biranın tadına bakabilmesine olanak sağlayabilmektir. Bu sebeple Türkiye'de satışı yapılan bütün biralar festivalde olacak ve bütün biralar 5 Lira olacak.

    Sen de 9 Ekim'de Parkorman’da ol, eğlenceyi kaçırma!


    09 Ekim Pazar, 14:00 - 10 Ekim, 00:00
    Bilet Fiyatları:
    Öğrenci: 15 TL
    Tam: 25 TL
    FESTİVAL PROGRAMI:

    16:00 Bayerische Volksmusikgruppe
    17:30 Can Bonomo
    19:30 Multitap
    21:00 Bayerische Volksmusikgruppe
    22:00 Fiddler's Green


    OKTOBERFEST; TARİHİ BİRA FESTİVALİ

     Günümüzde çoğu Avrupa ve Amerika'da olmak üzere düzenlenen Oktoberfest bira festivalleri Türkiye'de çeşitli kuruluşların sponsorluğunda gerçekleştirilmektedir.Fakat Oktoberfest denildiğinde daha çok Münih'te düzenlenen festival akla gelmektedir.



    Dünyanın en büyük bira festivali olan Oktoberfest, eylül ayının ortalarında bir gece yarısı başlar ve ekim ayının ilk pazar günü sona erer.Festival süresince büyük bir tüketim gerçekleşir.Örneğin; 1994'de yapılan festivalde 5 milyon litre bira, 60 öküz,750 bin tavuk,65 bin domuz budu tüketilmiştir.


    Oktoberfest'in kelime anlamı " Ekim Festivali".Festivalin ana teması bira.Buna Bavyera müziği ve dansı eşlik ediyor.Bu arada bir panayırda bulunması gereken her türlü eğlence de mevcut.Dönmedolaplar, atlıkarıncalar, artık aklınıza ne gelirse.Ama işin aslı hep bira.Dönmedolaptaki insanlardan çok "Oktoberfest" sanki " Bira, biraz daha bira! "sloganı etrafta dönmekte.


    Münih'te ilk Oktoberfest 1810 yılında yapılmış.Bundan tam 201 yıl önce.Veliaht Prens Ludwig'le, Prenses Therese von Sachsen-Hildurghausen evlendiklerinde bir şölen düzenlenmiş.Buraya kadar normal.Gelecekte Bavyera kralı olacak kişinin büyük bir eğlenceyle kutlaması doğal. Doğal olmayan, daha doğrusu gerekçesi pek anlaşılamayan ise , bu eğlencenin Münih'te her yıl giderek büyüyen bir alanda,artan sayıda insanla kutlanması.Her milletten insan bu festival için Almanya'ya akın ediyor..Maksat ne kadar bira ve eğlence de olsa , kutlamaya katılan herkes , aslında 201 yıl önceki bir kutlamayı devam ettiriyorlar.


    Oktoberfest'in en büyük özelliklerinden biri de her sınıftan halka açık olmasıdır.. İşçi,öğrenci,emekli herkes bu festivalde buluşur ve günümüzün sınıfsal eğlence ayrımına bir meydan okumada bulunur..Kısacası, sınıfsal ayrımların olmadığı,eğlencenin ve biranın baş döndürdüğü harika bir festival..


    Bomonti, keyifli bir festival olmasını diler..